( Sabah erken kalkarsanız eğer, sessizliğin içerisinden sanki yeni bir şeyler ortaya çıkacakmış gbi bir his gelir. O gün gibi, koskoca, “365” tane daha gelecek, ama hiçbiri, o ilk günün sabahındaki duyguları size hissettiremeyecek. İkinci günden sonra yine kanıksayacak ve birbiri ardına bir resmi geçit töreni gibi üç yüz altmış beşe kadar varacaksınız. Ve, o son gün yaklaşınca, heyecanlar, planlar ve bir sürü koşuşturmanın sonunda, son günün gecesi ve ertesi, yine o ilk gün.

Bizim, zaman kavramımız, yani gece ve gündüzü bir takvim olarak yaşamamız, ilahi sistem içinde olmayan bir şey. Yine de siz, takvim de mümkün olduğunca yakın olan bir ilk gün sabahı, erken ama oldukça erken kalkın; ve dışarıya çıkıp, bir yürüyüş yapın. Gelecek olan günlerde, sevgiye dair olan her şeye, bu güne kadar olduğundan daha çok dokunabilmiş olmayı isteyin; çünkü artık geçirmiş olduklarınız yaşanan her şeyle birlikte, sadece bir anı olarak hafızalarda kalabildiği kadar kalacak; ama önünüzde halen boş sayfalarını doldurmanızı bekleyen yeni bir “365” var… )