Hayatı bir vals dansı gibi yaşamak gerek; onun zarif ve etkileyici doğası gibi.
O güzel müziğin yüzde yarattığı gülümsemeyle… Ayaklarını yerden kesen, sanki uçuyormuşsun hissi veren o hareketlilikle… Sarılacağın biri hep olmalı, tıpkı danstaki gibi. Nazik ve uyumlu adımlarla, seni üzen ve yoran her şeyden uzaklaşmalısın. Sürekli iyiye doğru… Bir kelebek dokunuşu misali, ellerini tuttuğun eşinle tüm kaygılardan uzaklaşarak…

Bu dans insanı hiç yormaz mı, diye kendime sorduğumda, aklıma huzur gelir. Vals’in içinde huzurun içimi kapladığını hatırlar ve derim ki:
Demek ki hayatın mihenk taşı, huzurmuş!