( Sakinlik, belirsizlik, özlem, karamsarlık ve yağmur ve yapraklarını kaybetmek üzere olan, endişeli bir bekleyiş içindeki ağaçlar. Kararsız rüzgarının savurduğu saçlarınız gibi, düşüncelerinizi de bir taraftan başka bir tarafa götürür sonbahar. Sonra, başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda, bulunduğumuz yarım küreyi terk etmekte olan göçmen kuşları görürüz bazen. Onlarla uçup gider, geçirdiğimiz yazın hatıraları; ta ki bir dahaki yaza, yenilerine kavuşuncaya kadar. Kuş sesleri azalır, güneş altında uyuklayan miskin kedi gitmiştir artık. Gece bekçisi gibi, karanlıkta dolaşan kirpiler, yavaş yavaş görülmemeye başlarlar. Deniz hırçınlaşır sanki, giden yazın arkasından. Masmavi gökyüzüne nazire yapan renginin yerini, derinden gelen bir karanlık kaplar. Doğa sessizleşmeye başlar topyekün, cıvıltılar azalır, daha çok kendi içinize dönersiniz. O sonbaharın içinde barındırdığı hüznü ve büyüyü yanınıza alarak… )