( Mayıs’ da güneş parlak gözükür. Yeşil canlı, deniz duru ve o yağmurlar. Gökyüzünden gelen sonsuz su, sanki ruhumuzu yıkar. Kışın ağırlığını, kederi ve kaybedişleri unutturur. Sokaklarda gelecek endişesinden bihaber koşuşturan çocuklar, yedikleri dondurmanın üzerlerine damladığının farkında bile değillerdir; tıpkı, üstü goncalarla dolu gül dalına konan Kızılgerdan gibi. Ah o ötüş! Yaşamın değerini, o bir ötüş, bin kez haykırır beynimizin içine. Sev der bize, her şeyi sev! Takılma kötü anılara. İçinde olduğun olumsuz koşullar seni korkutmasın. Yaşamak, hele böyle güzel bir bahar gününde yaşamak; hem de, benim onun için dakikalarca şakıdığım, kokusuyla size dokunan güle temas edebildikten sonra, her şey daha çok, güzel ve farklı değil mi? )