( Fırtına ve iliklere işleyen soğuk bir arada; gökyüzü sanki alçalmış gibi, Gittikçe kararan bir hava ve arkasından kuzey rüzgarıyla birlikte gökyüzünden aşağıya süratle inen, bembeyaz üniformalı bir ordu. Çok beklemişler ve özlemle kavuşmak ister gibi savruluyorlar rüzgarla sağa sola. Sanki ne yapacağını bilmeyen yaramaz çocuklar gibi.

Geceleri sakin bir havada inenler ise, o yaramaz çocuklar misali uçuşanlar gibi değil. Daha vakur, ağır ve temkinli. Bütün bu seremoni bir ağaca, çatıya, toprağa veya konulacak bir noktaya varana kadar. Ne kadar birbirlerinin üzerine üşüşerek ve kocaman bir kütle oluşturarak kalacakları ise meçhul. Artık her şey gökyüzünden aşağıya serpilen bu beyazlığın devamına ve soğuğa bağlı…

Bütün bunları izlemek, yaşamın güzel anlarından. Keşke bu muhteşem beyazlığın, insanları ayıran, mahsur bırakan ve zaman zaman da facialara sebebiyet veren, üzücü yüzü olmasa. )