Ben hayallerden yanayım, dalarım onların büyüsüne. Bırakıveririm kendimi kollarına ve ardından usulca yol almaya başlarım. Hiçbirini küçümsemem. Bir gün, doğan güneş gibi parlayabileceklerini bilirim. Sanki rüzgârda uçan bir toz zerresi gibi oradan oraya savrulurum onlarla. Şaşırtanlar, duygulandıran ve hatta güldürenler de olur. Bazıları inanılmaz gibi gelir önce, kendi kendime “Yok canım,” derim. İşte tam o an, hayallerin aslında gerçekleşebileceklerin bir yansıması olduğunu hatırlar ve yeni ufuklara yönelirim.

“Umutlarını kırmak isteyenler her yer ve zamanda olabilir. Tıpkı dopdolu bir kara tahtayı silmek gibi…” diye fısıldar içimdeki ses. “Sakın bırakma peşlerini; çünkü onlar, belki de gerçeklerden bile daha mutlu edecektir seni.”

Pes etmemek gerek; yalnızca kısa bir mola verip sonra kaldığın yerden devam etmelisin. Kurgular yaratıcıdır, kimi zaman da onarıcı. Seni içinde bulunduğun olumsuz koşullardan çekip alırlar. Yaşamda her şey, küçük bir fikirle başlar. İnanılmaz gibi gözüken şeyler, aslında seni var olmasını istediğin yere ya da olmak istediğin kişiye taşır.

Bu yolculukta dikkat etmen gereken en önemli şey, hayallerinin hayaletlere dönüşmesine izin vermemektir.