“Doğmuşum görmek için, – Görevlendirilmişim bakmak için, – Adadım kendimi bu kuleye, – Hoşuma gidiyor bu hayat. – Bakıyorum uzaklara, – Görüyorum yakınlarda, – Ayı ve yıldızları, – Ormanı ve Karacayı. – Böylece hepsinde – Görüyorum o sonsuz güzelliği, – Ve beğendikçe onları, – Beğeniyorum kendimi de. – Siz, şanslı gözler, – Gördükleriniz şimdiye kadar, Ne olursa olsun, – Öyle güzeldi ki!”

( Goethe’nin, büyüleyici eseri Faust’ un, 5. perdede ki, Karanlık Gece bölümünde, Kule bekçisi Lynkeus’un, gözetleme kulesinden söylediği şarkı böyledir. Görmenin bu derece değerli, kişiye özel ve aslında ne görüyorsan sende o’sundur anlayışının, inanılmaz bir tezahürüdür bu bölüm. Ben de, tüm kalbimle inanıyorum ki, yaşadığın müddetçe, ne görüyor ve gördüğünü nasıl yorumluyorsan, kalbin de öyle çarpar. Yani, iyi görmek sana sevdirir etrafında var olan her şeyi. Aslında bakmasını bilmek diye bir deyiş vardır ya, işte öyle. Bakarken gördüğümüz, bizim içimizin yansımasıdır. Güzel ruh, güzel bakar ve gördüğü her şeye hayran olur ve güzellikler karşısında minnettar olur Yaradan’a… )