( Sessizlik, karanlık ve hayallerle baş başa kaldığın an. İki aydınlık arasındaki bir nevi kendinle hesaplaşma zamanı. Yapmak istediklerin veya yapabildiklerinin zihninin içinde dönüp durduğu, rüyalar aleminden önceki karışık düşünceler. Doğrular, yanlışlar ama geri dönüşü olmayan yaşanmışlıklar. Bazen, o yalnız anlarda, sen de karanlıklar içindesindir; aydınlıkta duyduğun bir söz, incittiğin bir insan veya kötü giden bir şeyler, karartır seni de tıpkı gece gibi. Simsiyah olur her şey ve görünmez artık. Bazen de, ay ve yıldızlardan yoksun, zifiri karanlık bir gecede, koyu lacivert denizin ortasında dahi olsan, için bir güneş gibi parlar. Sana bakan bir göz, çare olabildiğin bir canlı, ya da mutlu ettiğin bir kalp yüzünden… )