Ruh İksiri / Adagio in G Minor *

( Notaları duymaya başladığım an, sanki ruhuma imbikten bir iksir damlatılıyor ve ben, düşüncelerimin beni taşıdığı yere gidip, istediğim zamana ve kişiye ulaşabiliyorum. Nerede olursam olayım, gördüklerimi değiştirip sonsuzluğu hissedebiliyorum. Daha güçlü duyguların dışarı çıkmasına müsade edip, içimdeki sevginin, yaşama arzumun ve beklentilerimin, umudumu sıkı sıkıya kavradığına tanık oluyorum. Bazen, uçsuz bucaksız bir kumsalda, dalgalar […]

Yazın Müjdecisi Bal Perileri

( Mayıs ayının gelmesiyle beraber, küçük lavanta bahçemin, yeni konukları, morun büyüleyici tonlarıyla, yeni yazın müjdecisi olurken, küçük Bal Perileri de gözüktü. Bunlar, benim peri tozları dediğim polenleri, oradan oraya taşıyan, yaşamı ve ekosistemi ayakta tutan arılar. Bütün bu emeklerinin sonucunda da, yaşamlarını devam ettirebilmek için meydana getirdikleri, sırrı tam olarak çözülememiş kehribar rengi ballarına […]

Kırmızı Balon

( Kıpkırmızı bir balonun üzerine yüzü koyun uzanmış, sıkıca tutunmuşum. Hafif rüzgar, gökyüzündeki derin maviliğe doğru sürüklüyor beni. Bu arada, etrafımda beyaz ve çeşitli büyüklüklerdeki başka balonları görüyorum. Üzerlerinde yazılar, isimler ve resimler var; o an anlıyorum ki, bunlar benim düşüncelerim. Ne kadar çok şey varmış meğer kafamın içerisinde, dediğim an, o da bir balonla […]

Hayal Kırıklığı

( Bazen, her şey bitmiş zanneder ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını düşünür, sanki üzerinde bir ağırlık varmış gibi hissedebilirsin. Ama unutmamalısın ki, bunu yaşamasan, belki de mutluluğu, sahip olduklarını ve başarmanın verdiği hazı o denli kuvvetli hissedemezesin. )

Bana Bir Erguvan Mevsimi Borçlusun İlkbahar

“Gün bitti, – Ağaçta neşe söndü. – Yaprak ateş oldu, kuş da yakut; – Yaprakla kuşun parıltısından – Havuzun suyu erguvana döndü.” * ( Gönlümce kavuşamıyorum sana; o güzelim eflatunla kırmızı renk arasındaki pırıltılı çiçeklerinin yakınına gelemiyorum. Her sene beklerdim seni heyecan ve arzuyla, özlediğim dostuma kavuşacakmış gibi. Geldin! Evet ama, paylaşamdık seninle zamanı. Ben, […]

Görmek

“Doğmuşum görmek için, – Görevlendirilmişim bakmak için, – Adadım kendimi bu kuleye, – Hoşuma gidiyor bu hayat. – Bakıyorum uzaklara, – Görüyorum yakınlarda, – Ayı ve yıldızları, – Ormanı ve Karacayı. – Böylece hepsinde – Görüyorum o sonsuz güzelliği, – Ve beğendikçe onları, – Beğeniyorum kendimi de. – Siz, şanslı gözler, – Gördükleriniz şimdiye kadar, […]

Uzaklaşmak

( Bazen uzaklaşmak gerek, her yerden, her şeyden ve kalmak sadece, senle. İşte o zaman, anlaşılabilir, muhtemelen bazı şeyler. Aslında, kalabalıklardan gitmeden de, ruhunu tenhalaştırabilirsin. Sanki, denizin metrelerce altındaki gibi, sessizlik ve boşluk hissine benzer bir alan yaratabilirsin kendine. Orada, bir çok canlının arasında yalnızsındır ya; işte öyle! Eğer bunu başarabilirsen, üzüntülerini, seni sıkan şeyleri […]

Bırakmak ( Manolya’ya Yaslanmak)

( Yemyeşil ağaçların, rüzgarda esen yapraklarının altında olmak; o, gizemli seslerle hışırdayan yaprakları taşıyan dallarda, bir kaç kuş varsa ve ben onların ötüşünü duyup, sırtımı bize verebileceği her şeyi koşulsuz vermeye hazır bir manolyaya dayamış, kendimi zaman ve mekanın dışarısında o ana bırakmışsam. Ah! Hele bir de mayıs sonu ya da haziran başıysa… )

Venedik’in Büyüsü

( Hava farklı kararıyor Venedik’te, sanki gökyüzü önce bir tülle örtülüyor, arkasından kırmızının her tonundan bir çok lamba yanıyor. Sonrası, kalın perdeler! Teknemiz, arkasında bir trampetçi varmış gibi, gökyüzüne nispet edercesine kararmakta olan suları yararak, büyük kanala giriyor. Dar su yolunda usulca ilerlerken, derinden gelen sesler, yanan sokak lambaları, ıslak soğuk ve atkımın yumuşak sıcaklığı […]

Beklemek

( Beklemenin, bu kadar heyecanlı, bu denli arzulu ve de bu derece özlem dolu olacağını bilemezdim. Keşke, o içime sığmayan hüzün de olmasa… )