( Mars’a uzanıyorum gözlerimle! O parlak ışığa doğru baktığımda, dünyanın ne kadar kimsesiz olduğunu hissediyorum. Görebildiklerimiz ya da diğerleri; ama sonsuz bir evren ve her şeyin ortasında sonsuz bir yalnızlık. Ulaşılmaz olanlarla yaşamak ve aslında onlar için yok hükmünde olmak. Issızlığın ortasında yalnız ve ihtişamlı mavi küremizle beraber, yörüngemizde dönmek, dönmek ve dönmek… O an […]
( Her şeyin ortasında, şehrin çılgın kalabalığı içinde ve her taraftan kuşatılmış bir haldeyken dahi, görünmeden kalabilir mi insan? Fiziken ortada olmak, ama ruhen kuytu bir köşeye çekilmek. Geçmişin derin hatıralarından sıyrılmak ve geleceğin keskin endişelerini bir süreliğine bile olsa askıya almak. Yani, göz önünde saklanmak! Mümkün mü bu? )
( İsterdim! Daha çok gülümseme görmek, sevgiyle birbirine dokunan insanlar ve bulutsuz bir gökyüzü altında, dünyanın her yerinde huzurla dolaşmak. İsterdim! Hesapsız sevebilmek, korkmadan söyleyebilmek her düşündüğümü ve zapt edilmeden yaşamak, sınırsız, yasaksız ve özgürce. İsterdim! Verilen emeklerin karşılığının alındığını, dürüstçe çalışan ve yaşayanın hakkının korunduğunu görmek. İsterdim! Eğitimin, bilimin ışığının altında yapıldığı, hiçbir kişi […]
( Bazen düşerim içimdeki dipsiz, karanlık, sessiz ve bir o kadar da gizemli kuyuya. Kayarım zamanı unutarak yüzeyden aşağılara doğru. Ne kadar gidersem gideyim, bilirim ki sonu gelmeyecek. Sanki bir kuş tüyü gibi süzülürüm düşüncelerimin derinliklerine. Yol boyunca, bazen bildiğim, çıkışı bulabileceğim, bazen de kaybolacağım zihnimin yollarında dolaşır dururum. Süresi belirsiz yolculuk bir an gelir […]
( Sakinlik, belirsizlik, özlem, karamsarlık ve yağmur ve yapraklarını kaybetmek üzere olan, endişeli bir bekleyiş içindeki ağaçlar. Kararsız rüzgarının savurduğu saçlarınız gibi, düşüncelerinizi de bir taraftan başka bir tarafa götürür sonbahar. Sonra, başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda, bulunduğumuz yarım küreyi terk etmekte olan göçmen kuşları görürüz bazen. Onlarla uçup gider, geçirdiğimiz yazın hatıraları; ta ki bir dahaki […]
( Sapsarı güneş ışıklarının altında, duman rengi bir balona bağlı, büyükçe bir sepetin içindeyim. Ne bir pilot, ne de bir başkası var yanımda. Yere paralel hızla kayıyorum, İlerideki karanlık bulutların içerisine; yükseklerdeki derin mavi ve parlayan güneşe doğru yükselmek yerine. Sadece, tepemdeki balonla aynı renkte, gökyüzü ve güneş ışıklarıyla tezat yük duruyor çevremde. Üzerinde, kızgınlık, […]
( O huzur veren kağıt ve mürekkep kokusunu duyduğum an, yeni bir yolculuğa çıkacağımı anlarım. İlk sayfayı açtığımda, gözlerimle kelimelere tutunur ve olduğum yerden, geçmiş zamanlara, geleceğe veya yerkürenin en ücra köşelerine; hatta, belki de, evrenin bilinmezliğine doğru, sayfaların kanatlarıyla uzaklaşmaya başlarım. Gılgamış Destanı’ndan, Johannes Gutenberg’e ve ondan da bize kadar ulaşan kitaplara minnettarım. Bana, […]
( Kulağıma ulaşmasını isterim. Mesela, odadayken mutfaktan; okulun kütüphanesinde kitap okurken, koridordan. Ya da parkta otururken, kahkahaların eşlik ettiği, çocukların koşan ayak seslerinin. Her nerede ve ne şekilde olursa olsun, bana yalnız olmadığımı hissettiren bir sesleniştir o ritmik tıkırtı. Tınısı, yaşadığımı ve hayatı paylaştığım başka canlıların olduğunu söyler. Bazen, tek başıma kaldığım, sıcak bir Ağustos […]
Kaderi tatmadan mutluluğu anlayamazsın. Bazen, denizlerin diplerine kadar inecek, oraya kadar nasıl geldiğini anlamayacaksın. Bu kadar derinlere! Güneş ışıklarının ulaşamadığı ve her yerin kapkaranlık olduğu bu yere. Fakat, belli bir zaman sonra, yavaş yavaş ışığı hissedeceksin ruhunun en derinlerinde ve gün gelecek, bakacaksın ki dağların en tepesindesin. O karanlıklarda kaybolduğun deniz, şimdi masmavi dalgalarını gördüğün, […]
“Su başında durmuşuz.Su serin,Çınar ulu,Ben şiir yazıyorum.Kedi uyukluyorGüneş sıcak.Çok şükür yaşıyoruz.Suyun şavkı vuruyor bizeÇınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze…” * ( Aklımda bu şiirle oturdum, denizin masmavi derinliğine bakan, benim sevgili dostum çınarın, o alacalı ve görkemli gövdesine sırtını dayamış olan bankın üzerine. Derinden gelen martı sesleri, mis gibi kokan denizin cezbedici ferahlığı ve […]