Annem

( Sarıldığımda, bütün sorunlarımın kuşlar gibi uçup uzaklaştığı, umudun ne kadar güzel bir duygu olduğunu kavradığım, rüzgarda sallanan boy vermiş buğday başaklarını düşündüren okşayışlarıyla, içime güneşi dolduran ve aslında ruhuma dokunan varlık. )

Yaşamak

( Gülebilmek, sevdiğin insanlara ulaşmak, sarılmak; onlara hislerini açabilmek. Bir uçağın küçük penceresinden baktığında, bembeyaz bulutların üzerinde sanki güneşe gidiyormuş gibi hissetmek. Dalgaların sana doğru koştuğu bir kumsalda yürümek, susayıp su içmenin mutluluğunu yaşayabilmek. Yaz mevsimindeyken, içten içe kışın serinleten rüzgarlarını; kışın, kiraz mevsimini düşünmek. Affetmek, sevmek, unutmak, hatırlamak, başarmak, arzulamak… Bir şeylere bir gün […]

Mutluluk

( Zenginlik, sahip olma duygusu, şan, şeref, el üstünde tutulmak ya da onu getireceğine inandığınız herhangi bir şey. Hiçbiri, o kelimenin karşılığı değil! Çünkü o içinizde; tek yapmanız gereken, onun ortaya çıkmasına izin vermek. )

Yalnızlık

( Kalabalıkların içerisinde kimsesiz, bazen de tek başınıza kalabalık olabilirsiniz. Asıl mesele kalbinizde hissettiğiniz; hep dolu tutmak gerekir onu. Mesela, bir vapur iskelesinde, kuzgun gibi siyah bir kedi, bacağınıza sürtünür ve siz eğilir ona dokunursunuz; işte yalnız değilsinizdir artık. )

Bilim

( Her zaman onun ışığının altında olmalı. Ondan uzaklaşmak, hem zihnimizi, hem de sahip olduğumuz her şeyi karanlığın içerisinde bırakır. )

Aşk

( Sanki, bir kızakla, karla kaplı dağın tepesinden, ormana doğru kayıyorsun. Ağaçların içine girdiğin an, pırıl pırıl güneşin altında, uçsuz bucaksız bir kumsaldasın. Dalgaların sesi, uzaklardan kulağına gelen ve seni içine hapseden kuş cıvıltılarına karışıyor. Ayağına değen suyun içini ürperten serinliği ve dayanılmaz kokusu… Aşkın içindesin bence! )